Açıkgöz, Rize'de bir otelde düzenlenen "Etkin Rehberlik ve Denetim Yoluyla Kayıtlı İstihdamın Teşviki Programı" kapsamında gazetecilere yaptığı açıklamada, kayıt dışı istihdamın sosyal güvenliğin sürdürülebilirliğini zedelediğini, kayıt dışı çalışan işçilerin haklarından mahrum bırakıldığını belirtti.
AA
Avrupa Birliği ile ortaklaşa yürütülen "Etkin Rehberlik ve Denetim Yoluyla Kayıtlı İstihdamın Teşviki Programı"nın 10 milyon 500 bin avroluk önemli bir çalışma olduğunu, akademik çevrelerden önemli destek aldıklarını dile getiren Açıkgöz, muhtar, imam ve öğretmenler ile medya üzerinden farkındalık oluşturmayı hedeflediklerini vurguladı.
Açıkgöz, SGK'nın son 10 yılda uyguladığı etkin politikalarla kayıt dışıyla ciddi mücadele yaptıklarını anlatarak şöyle devam etti:
"2002'de kayıt dışı istihdam seviyemiz yüzde 52 seviyelerindeydi. Kayıt dışı istihdamı yüzde 32'lere kadar düşürdük. Ciddi bir düşüş sağlandı ama katetmemiz gereken çok mesafe var. Bizim 2023 yılı tarım alanı dışındaki kayıt dışı istihdam hedefimiz yüzde 15'tir. Bu hedefimizi tutturmak için gece gündüz çalışmalar yapıyoruz. Kurumlara ciddi yaptırımlar uyguluyoruz. 13 ayrı kurum ile ortak çalışarak kayıt dışını tespit etmenin mücadelesini veriyoruz."
Doğu Karadeniz'de TÜİK verilerine göre yüksek kayıt dışı oranı görüldüğünü aktaran Açıkgöz, şunları söyledi:
"Bu bölgede tarım faaliyetleri yoğun olduğu için bu alandaki kayıt dışı istihdam da yüksek gözleniyor. Bu bölgede tarım alanında kayıt dışı istihdam yüzde 52’lerde görülüyor ama tarım dışı orana bakıldığında yüzde 19 olduğunu görüyoruz. Bu rakam da Türkiye ortalamasının altındadır. Tarım sektöründe çalışanların sigortalılıklarının yapılması, işverene yani arazi sahiplerine ait bir durum değil. Geçici ve günübirlik çalışan tarım işçilerinin sigortalılıklarını tarla sahipleri yapmak zorunda değil. Bu konuda getirilmiş bir düzenleme var. Tarlalarda çalışan işçilerimiz, kendi sigortalarını yaptırmak ve primlerini ödemek sureti ile sigortalılıklarını sağlayabiliyorlar." ifadelerini kullandı.
Bütün ülkelerde sosyal güvenlik sisteminde devlet katkısı olduğuna dikkati çeken Açıkgöz, şöyle konuştu:
"Devlet katkısı olmayan bir sosyal güvenlik sistemi yoktur. Anayasada da bu güvence altındadır. Dolayısıyla devletin garantisi altındadır. Bu anlamda sosyal güvenlik sisteminin iflasa sürüklenmesi söz konusu değildir ama elbette gelirine göre giderini ayarlamak zorundadır. Bizde de bir açık vardır. Açığın sürdürülebilir olması önemlidir. Bizim bu açığı sıfırlama gibi bir niyet ve gayretimiz yok. 'Açığı sıfırlayacağız' diye vatandaşımızın sağlık hizmetlerini kısıtlayamayız, emekli aylıklarını düşüremeyiz. Eğer açığı kapatmak istesek emekli maaşlarına zam yapmayız, sağlık giderlerinin bir kısmını karşılamayız ve açığı kapatırız ama amacımız bu değil. Sağlık hizmetlerini kısıtlamadan, aylıkları kısıtlamadan sürdürülebilir bir hizmet sağlamak için çalışıyoruz."
- "Çalışan aktif-pasif oranlarımız iyileşme sürecinde"
Açıkgöz, kayıt dışı oranları azaldıkça sigortalı sayısında artış olduğuna işaret ederek "Çalışan aktif-pasif oranlarımız iyileşme sürecinde. Daha iyi olacağını ifade etmek istiyoruz. Şu anda yaklaşık her iki çalışana karşı bir emeklimiz var. Bu oran uygun değil. Her 3-4 çalışana bir emekli seviyelerine gelmemiz gerekir. Bunun için mücadelemiz sürüyor." dedi.
Çalışanların sürekli "Günümü doldurdum, yaşımı bekliyorum, ne yapabilirim?" şeklinde soruları olduğunu ve kamuoyunda böyle bir tartışma oluşturulduğunu belirten Açıkgöz, şunları kaydetti:
"Emeklilik tanımı eşittir yaş. Avrupa'da böyledir. Avrupa ülkelerinde gün tanımlaması yoktur. Belli yaşa gelenler emekliye ayrılabilir. Çalışamayacak yaşa gelen insana emekli denir. Emeklilik, yaşlılık aylığıdır. 'Ben 10 bin günü tamamladım ama 45 yaşındayım, bana maaş verin' denilemez çünkü bu sisteme aykırıdır. Bunun aksi, sistemin dengelerini bozar. Bu konuda bir çalışma yok. Kamuoyunda bu yönde bir tartışma yaratılıyor ama kurumun böyle bir çalışması yok."
AA
Yorum Gönder