İlçeye bağlı Oymağaç Mahallesi'nde yaşayan 52 yaşındaki Öksüz, dedesinden kalan sırık kebabı pişirme işini 30 yılı aşkın süredir devam ettiriyor.
Haftanın 2 günü evinin alt katındaki küçük mutfağında, çam odunlarıyla tutuşturduğu taş ocakta, aynı anda 5 oğlağı pişiren Öksüz, geçimini, ilçe merkezinde et satarak sağlıyor.
AA
Haftanın 2 günü evinin alt katındaki küçük mutfağında, çam odunlarıyla tutuşturduğu taş ocakta, aynı anda 5 oğlağı pişiren Öksüz, geçimini, ilçe merkezinde et satarak sağlıyor.
Öksüz, kebabın adını, oğlağın temizlendikten sonra geçirildiği ardıç ağacından yapılan sırıklardan aldığını anlattı.
Sıcak karşısında oldukça dirençli ve kokusuz ardıç ağacının, sırık kebabının en önemli detayı olduğunu vurgulayan Öksüz, şöyle devam etti:
"4 aylık oğlakları alıyorum, kesip yüzüyorum. Ocağı çam odunlarıyla yakıyorum. Çam odunu ateşinde bütün oğlağı sırığa geçirip 3 buçuk saat boyunca çevirerek pişiriyorum. Başka bir ağaçtan olmuyor, sadece ardıç ağacından. Bu, dededen gelen bir uygulama. Aşağı yukarı 100 senedir bu böyle. Ardıç ağaçlarını zor temin ediyorum. Bir tanesi dedemin zamanından kalma, 40 senelik. İstanbul'dan, Ankara'dan, Bursa'dan gelen müşterilerim var."
"Benim kebabımı reisicumhur bile yedi"
Yirmi yıl önce 15-20 kişinin sırık kebabı sattığını ancak bu sayının 3 kişiye kadar indiğini anlatan Öksüz, cumhurbaşkanı olduğu dönemde Süleyman Demirel'e sırık kebabı gönderdiğini belirtti.
Öksüz, şunları kaydetti:
"Bana haber gelmişti Çankaya'dan. 'Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'e kebap gönderebilir misiniz' dediler. Arkadaşlar geldi. Kebabı hazırladım, paketledim, gönderdim. Selamımı gönderdim, 'afiyetle yesin' dedim. Şu anki yeni Türkiyemizin Cumhurbaşkanına bugün istesin hemen gönderirim. Çok seviyorum. Allah gücüne, kuvvetine kuvvet versin. Telefonu gelsin yeter, hemen gönderirim. Sadece telefonu gelsin. Çünkü çok seviyoruz Cumhurbaşkanımızı."
AA
Yorum Gönder