Erdoğan TÜSİAD toplantısında konuşuyor
banner40

banner39

Erdoğan TÜSİAD toplantısında konuşuyor

18 Eylül 2014 Perşembe 12:28

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi'nde konuşuyor.

Erdoğan TÜSİAD toplantısında konuşuyor
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Bu buluşma vesilesiyle TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer'e ve yönetim kurulunda görev alan arkadaşlara üstün başarılar temenni ediyorum.

Türkiye'de taş üstüne taş koyan üreten, ihracat yapan, istihdam oluşturan TÜSİAD işadamlarına şükranlarımı sunuyorum.

2003-2014 yılları arasında Başbakanlık yıllarımda en önemli gündem maddemiz ekonomiydi. 2001 yılında yaşanan krizi hatırlıyoruz. O büyük kriz büyük sıkışmanın sebebi oalrak ortay çıkmıştı. Yıllardır gelen istikrarsızlık kriz enerjisinin birikmesine yol açmış, o enerji açığa çıkarak Türkiye'yi alt üst etmişti. 28 Şubat müdahalesi halkın oylarıyla gelen iktidarı postmodern darbe yöntemleriyle görevinden uzaklaştırmıştı.

Seçimle gelen hükümet manşetlerle, açıklamalarla, çeşitli ayak oyunlarıyla görevinden uzaklaştırıldı. Seçilene seçildiği süre içinde saygı duymak, sandık zamanı geldiğinde kutlu halk iradesi sandıkta indirir. Bu bedeli ödedik, belirsizlik istikrarsızlık yatırımların önünü kesti.

28 Şubat sonrası süreç hiç kimseye birşey kazandırmadı. Bunun istisnası azınlık olabilir. 28 Şubat süreci çok küçük azınlığa kazandırmış olabilir. Ama bu süreçte sanayicisinden KOBİ'sine çok ciddi bir kayıp yaşadı.

Ne zaman Türkiye ileri gitse...

Türkiye'de öyle bir döngü inşa edilmiş ki ne zaman işler iyiye gitse o zaman darbe oluyor. O zamanlarda kaos, kriz ortaya çıkmış. Türkiye bunu defalarca yaşadı.

Dün idam yıldönümü olan merhum Menderes'in başındaki hükümet ekonomiyi büyütüyor refahın tüm halka yayılmasını sağlıyor. Ancak sonra manşetler atılıyor, ekonomik operasyonlar gerçekleştiriliyor ardından darbeyle devriliyor. 70'lerde aynı şekilde Türkiye ivme yakalayınca sokakalara anarşi geldi, ardından darbe geldi.

Merhum Özal'ın başlattığı reform süreci 28 Şubat'ta kesintiye uğradı. İçeride ve dışarıda birileri sadece biz kazanalım dediler. Yüksek faizle biz kazanalım dediler.

Görev aldığımız hükümetler bu kısır döngüyü kırmak için çalıştı. Herkes kazanacak dedik. Bizim en önemli hedefimiz Türkiye'nin adaletle birlikte kalkınması oldu. Terk edilmiş, unutulmuş, bölgeler vardı. 780 bin km karelik tamamının ihyası bizim hedefimiz oldu. Başbakanlık döneminde mezralara köylere ulaşan bir başbakandım. 30 büyükşehirle birlikte Türkiye'nin yüzde 75'ine ulaşacak olan Türkiye'de modernleşme daha geniş kitlelere ulaşacak.

Çiftçinin üzerinde çok büyük faiz yükü vardı. Esnafın faiz yükünü azalttık. Sanayiciyi ağır yüklerden kurtarırken işçileri de unutmadık. İşsiz yoksul kesimi de sosyal politikalarımızı da destekledik. Türkiye'de 6 teşvik bölgesi var. TÜSİAD Başkanı Dinçer ile de konuştum. Özellikle 6., 5. 4. bölgelerde yatırım yapmanızı bekliyoruz dedim. Bizim görevimiz ön açmaktır. Bu yol açılmıştır. Buralarda yeterki yatırım yapalım. Bu bölgelere yapılacak yatırımlar ciddi sıçramayı beraberinde getirecektir. Maliyet girdiler çok çok düşük olacaktır desteklerle birlikte oluşturduğumuz zemin sanayimizde farklı gelişmelere fırsat verecektir.

Türkiye ekonomisi 2003-2013 arasında yüzde 5 oranında büyüme kaydetti. Bu sene yüzde 3 gibi büyüme öngörülüyor. 

Bugün İstanbul sermayesi kazanırken Anadolu'nun kaybettiği değil, herkesin kazandığı bir ülke var.

BİR BANKAMIZIN YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Bir bankamızın yönetim kurulu başkanı bir ifade kullanıyor: Neymiş, elde edilen başarılara gölge düşmüş. Türkiye'nin itibarı zedelenmiş, hukuk sistemi sorgulanmaya başlamış. Bu bankayı inceleme yaptırdım. Mevduatları 8 kat aktifleri 6 kat büyümüş. Kusura bakmyın, yan gelip yatan bir cumhurbaşkanı yok. Nerede yanlış var bunu incelettirmek zorundayız. Bu ülke hepimizin. Kastedilen nedir?

Bakın Gezi Olayları ve 17-25 Aralık darbe girişimi... Bu çirkin olaylar karşısında dimdik durduk. Son 10 yıldır karlarına kar katanlar eleştiriyor.  Ağaç, dediler, çevre deiler  günlerce sokakları işgal ettiler. Biz 700 milyon ağaç diktik. Fidan olarak 2 milyar 300 milyon.

Ananas meselesinde, tespih meselesinde kimse ağzını açmadı.

Gezi ifadelerinde "Telefonla konuşurken alkollüydüm" diyor. Arkadaşlar Gezi olaylarının benzerleri Ukrayna'da, Mısır'da Suriye'de yaşandı görüntü ortada. Mısır'da seçilmiş cumhurbaşkanını yanındaki Milli Savunma Bakanı olan zat darbeyle indirdi. Halkın iradesine saygı diyeceksiniz, milli iradeyi getiren bir başkana saygı duymayacaksınız. Bir günde 5 bini aşkın insanı öldürdüler. Ukrayna'da ülke bölünmenin eşiğine geldi. Bunu masum halk hareketi gibi başlayan eylemlerle buraya getirdiler. Suriye'de 6 milyona yakın göç var 1.2 milyonu bizim ülkemizde.

İnanın Gezi olayları karşısında biz dik durmasaydık çok farklı Türkiye'de yaşıyor olacaktık. Aynı şekilde 17-25 Aralık darbe girişimi.  Bazılarının paralel yapıyı açık açık desteklediğini görüyoruz. 17-25 Aralık darbe girişimi aynı zamanda eski Türkiye'yi diriltme girişimidir. İstedikleri zaman 24 saat içerisinde hükümeti götürürüz, yenisini getiririz mantığı. Faiz lobileri adeta ellerini ovuştururdu. Bütün dert bu.

Emniyette dönemin başbakanı diye tutanaklar tutuluyor. Bu tutanakları tutanları ihanet çetelerini kol kanat germeye çalışanlar oldu. Sonra çıkıp uluslararası itibarı zedelendi diyorlar. ABD medyasında 3 haber çıktı diye bu ülkede itibar zedelenmez.

BU KERVAN YÜRÜMEYE DEVAM EDECEK

Ankara'da Hacıbayram Camii'nde Cuma namazı kıldık orada resmimizi çektiler. New York Times IŞİD'in yatağı burasıdır diyor. Böyle bir nalayış, böyle bir dezenformasyona karşı ülkemizinm STK'Ları ile birlikte hep birlikte tavır almamız gerekmez mi? İçeriden ihanet şebekelerine destek verenlere rağmen bu kervan yürümeye devam edecek. Paralel şebeke ve destekçisi uluslararası medya birlikte hareket ediyor buradan da bir işadamı çıkıp bunlara destek veriyor. Eski Türkiye artık açılmamak üzere kapanmıştır.

Kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarına bak? Hangi ölçüte göre bu notu veriyorsun. Batmış ülkeye 6 derece yukarı not veriyorsun. Böyle birşey olabilir mi? Büyümesi en iyi olan 0,8 ile Almanya. Biz 2'nin üzerinde büyüme kaydediyoruz sen kalkıp böyle bir not veriyorsun. Siyaseten deviremedik, ekonomik olarak devirelim mantığı bu. Bu hepimizin sorunu. S&P böyle birşey yaptı ben onlara çıkışta bulundum, siyasi karar veriyorsunuz dedim. Şimdi aynısını bunlar yapıyor. OECD Genel Sekreteri bana onların söyledikleri önemli değil siz bizim söylediklerimize bakın diyor. Her türlü algı operasyonunu gerçekleştiriyorlar. Falanca kredi kuruluşları ne söylerse söylesin biz buraya onlarla gelmedik.

Bir işadamı için sanayici için de hukuk sistemi de hayati derecede önemli. Hukuk sistemi adalet dağıtmıyorsa orada yatırım da olmaz istihdam da olmaz. Türkiye'ye gelmesi için hukuk sisteminin güvenilir olduğunu görmesi lazım. En başta iş dünyası şikayetçi olması lazım hukuk sistemine sızmış paralel yapıya dair. Bu yapıya dair bugün ilk kez kararlı bir ses duydum teşekkür ediyorum.

Bunlar bugün yargıya sızmış paralel yapıyla rant elde ediyor olabilir. Yarın bu yapı döner onu destekleyenlere vurur.

"O BANKA ZATEN BATMIŞ"

Dün bir açıklama duyuyorum çok enteresan ve örnek, o da manidar. İşte 2000'li yıllarda malum 26 bankanın battığını söylüyor beyfendi, şimdi diyor bir bankanın batırılması için çalışılıyor. Bir bankanın batırılması için çalışılmıyor. O banka şu anda batmış zaten. Fakat bu, taşıma suyla ayakta durmaya çalışıyor.

O, 26 batık bankanın olduğu dönemden biz farklı bir finans dünyasını devraldık. Şu anda bankalarımızın geldiği nokta çok açık net ortada. Şimdi bu batan böyle bir finans kuruluşunu, biz de o dönemde olan yanlışları tekrarlayarak aynen devam mı ettirelim? 

STK'lar, vatandaş, istediği şekilde kalkıp yürüyüş miting yapamaz. Yerler bellidir, siz gider o yerlerde mtiingini yaparsınız. Kolluk kuvvetleri o zaman müdahale etmez korur. Bunu siyasi partinin genel başkanı olduğu zaman biz belirlenen yerde yapıyoruz da onlar neden orada yapmıyor.

Paralel ihanet çetesinin yaptıkları da bunların yaptığıyla aynen paralel. Bugüne kadar istikrar içinde birlik, kardeşlik içinde hep birlikte kazandık. Hiç kimse başka yollara tenezül etmesin. 15 yıl önce bu ülkede başörtüsü yasağını savunanlar, katsayı engelini savunanlar darbeleri açık açık destekleyenler bugün çıkmış demokrasiden bahsediyor. Bu ülkede benim baş örtülü kardeşim de aynı imkanlardan istifade edebilmeli. Bunlar aynı imkanları neden istifade etmesin. Kutuplşma deniliyor. Bu imkanların verilmemesi kutuplaşma değildir. Devlette bu imkanı sağladık. Umarız özel kuruluşlar da bu imkanları sağlar.

Gezi ve paralel yapıya destek veren yapıları da biliyoruz. İçeride ve dışarıdaki medya kuruluşları, STK'ları kimleri fonladığını tek tek biliyoruz. Kaybeden sadece onlar olacak. Biz özgüven içinde olacağız. Çiftçimizle sanayicimizle birlikte yürüyeceğiz. Enerjinizi kutuplaşmaya değil Yeni Türkiye'ye sarfedin. Halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı olarak benim birincil görevim budur. Çözüm sürecini ileriye taşıyarak, paralel yapıyı tasfiye ederek 2023 hedeflerine ulaşacağız.

YUMRUKLARI SIKMA DEĞİL TOKALAŞMA ZAMANI

İnanıyorum ki Türkiye için beraber mücadele veriyoruz. 10 Ağustos akşamı ifade ettim. Eski kırgınlıkları muhafaza etmenin hiçbir faydası olmaz. Sadece hükümetin bu hassasiyeti taşıması yetmez. Bütün siyasi partiler ve STK'ların bu hassasiyeti taşımaları gerekir.

Zaman yumrukları sıkma değil tokalaşma zamanıdır. İnsan hak ve özgürlüklerin geliştirerek, yasaklamaları kısıtlamaları bırakarak kardeşlik hukuku içinde yaşama zamanıdır. Kurulan tuzakları fark edip yeni Türkiye vizyonunu paylaşalım. Aynı geleceği inşa edeceğiz. Bunu da hep birlikte başaracağız. TÜSİAD'ın yeni yönetim kurulu ve başkanıyla Yeni Türkiye vizyonuna hep birlikte katkı vereceğiz.

Toplantının açılış konuşmasını ise TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer yaptı. İşte Haluk Dinçer'in konuşmasından satır başları:

2007'deki küresel kriz etkilerini hala sürdürmektedir.

Küreselleşmenin yeni evresi olarak tanımlayacağımız bu dönem temel hak ve özgürlükleri, toplumlarda sivilleşmeyi merkeze alıyor. Otoriter yapılar yıkılıyor ama yerini özgürlükçü rejimler alamıyor.

Dalgalanmanın temelinde kapsayıcılık eksikliği var, iktisat var. G-20 yapılanmasını olağanüstü girişim olarak görüyoruz. Türkiye 2015 yılı gibi son derece önemli dönemd bu girişime ev sahipliği yapacaktır.

TÜSİAD olarak bunu son derece önemli bir fırsat olarak görüyoruz.

Böyle bir dönemde toplumsal birliğimizin muhafaza edilmesi, otoritenin adalet duygusundan beslenmesi kritik önem taşımaktadır.

Hükümet programı kalkınma başlıklarına ve rekabet artırıcı politikalara önemle işaret etmiştir, bundan memnuniyet duyuyoruz. Beklentimiz bunların etkin bir uygulamayla hayata geçmesidir.

Eğitimin yaygınlığı ile ilgili önemli reformlar gerçekleştirdik. Yaygınlaşan eğitimin içeriği önemli. Maalesef eğitimin niteliği konusunda istenilen yerde değiliz.

Bilgi temelli ekonomi ile bizi ön saflara taşıyacak eğitimi hedeflemeliyiz. Gerke büyüme performansı iyileştirmesi gerekse kalkınmamız için kadınların iş gücüne katılımın artırılması gerekir.

Hükümetten beklentimiz kadın istihdamına yönelik teşviklerde daha kapsayıcı adımların atılması.

Sanayinin ekonomi içindeki payı son 15 yılda olağanüstü gerilemiştir. Bu son derece tehlikeli bir gelişmedir. 1920'lerde hiçbir sanayi kuruluşu olmayan ülkelerden en büyük 20 ülke arasına girdik. Elbette hizmet sektörünün önemini inkar etmiyoruz ama büyümenin yegane itici gücü imalat sanayidir.
MERKEZ BANKASI BAĞIMSIZLIĞI ÖNEMLİ

Hızlı kentleşme bazı sektörleri aşırı cazip kılabilir ancak bu durum büyümemizin sürdürülebilir olmasına engel olur.

Ekonomide son 10 yılda en önemli başarı makro ekonomik istikrarın sağlanmasıdır. merkez bankası bağımsızlığından asla taviz verilmemeli.

DEDİKODULARIN ÜZERİNE GİDİLMELİ

Özellikle bankacılık sektöründe güvensizlik yaratacak asılsız dedikoduların üzerine kararlılıkla gidilmesi gerekmektedir.

Demokratik standardımızı belirleyen en önemli konu hukuktur. Yargı reformunun süratle hayata geçirilmesi gerekiyor.

Toplum olarak bireyin devlete devletin de bireyin güvenini sağlamamız gerekir.  

Türkiye bireyi merkeze alan bireyi devlete karşı koruyan yepyeni bir Anayasa yapma ihtiyacı duyuyor. Bu Türkiye'nin yeni dünya düzenindeki itibarı için bir elzemdir. En geç önümüzdeki genel seçimler sonrasında bu çalışmanın hayata geçmesini bekliyoruz.  Yeni Anayasa konusunda üzerimize düşen sorumluluğu üstlenmeye hazırız.

Çözüm sürecinin ivme kazandırarak sonuca bağlanamsını son derece önemsiyoruz. Çözüm sürecinde ana muhalefetin bu sürecin dışında kalmasını sürecin sağlığı açısından riskli buluyoruz.

Hürriyet
banner5

Yorum Gönder

@name x