CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Son günlerin en çok konuşulan konusu olan Kabataş görüntüleri ile ilgili yorumda bulunan Kılıçdaroğlu, "Ne kavga ne dövüş hiçbir şey yok. Bir ülkeyi yöneten Başbakan’ı düşünün. Olmayan bir olayı, varmış gibi gösterdi, “benim başörtülü bacımız yerlerde sürüklediler” dedi. Neden böyle yapıyor? Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları örtülsün diye. Buradan o yalancıya sesleniyorum. Kadınlarımızın başörtüsü, o kadının başörtüsü senin yolsuzluklarını örtemez. Bu, halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmaktır." dedi.
haberler.com
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:
Dün Maltepe'de bir aile kavgasını önlemek için çaba gösteren bir polis arkadaşımız şehit oldu. Kendisine Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyoruz. Aynı şekilde Afrika'da kupa için mücadele eden sporcumuz kalp krizi neticesinde hayatını kaybetti. Ona da Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyoruz. Taksim'de bir patlama oldu vatandaşlarımız yaralandı. Yaralılara acil şifalar diliyoruz.
"YALANLA İMAM BİR ARADA OLMAZ DİYOR HZ. MUHAMMED"
Bugün konuya ahlakla başlayalım. Ahlak soylu bir kavramdır bütün dinlerin ve insanlığın ortak alanıdır. Ahlak eğer bir insanda içselleştirilmişse o insan güzel insandır. İnsanların en hayırlısı en ahlaklı olanıdır diyor Hz. Muhammed. Yalanla iman bir arda olmaz diyor yine Hz. Muhammed. Bu kadar önemli. Ahlakı simgeleyen temel norm yalan söylememektir. Her koşulda vatandaşa doğruyu söylemektir.
Toplumu derinden sarsa derinden kutuplaştıran yalanlar vardır bunlar kabul edilemez. Bir siyasetçinin ahlakı yalanlarla ölçülür. Eğer bir siyasetçi dokuz köyde konulmayı alınıp doğruları söylüyorsa o siyasetçi başımın üstündedir. Siyasetçi halkın kanaat önderidir. Siyasetçi ülkeyi belediyeyi yönetmeye talip olur. O nedenle siyasetçi kimlik olarak halka örnek olmak durumundadır. Eğer siyasetçi yalan söylüyorsa toplumun siyasete olan güveni sarsılır. Bugün sokaktaki vatandaşa siyasete güveniyor musunuz diye soralım yüzde 90'ı güvenmiyorum der. Çünkü halka yalan söylendi. Ben siyasete girerken halka 'hangi koşulda olursa olsun halka doğruları söyleyeceği' diye söz verdim.
"SİZE KİM YALAN SÖYLÜYORSA, ONUN ELİ SİZİN CEBİNİZDE"
Halkıma sesleniyorum buradan, kim size yalan söylüyorsa onun eli sizin cebinizdedir. Çünkü sizi kandırmak için o yalanları söylüyordur. Ahlaklı olan gizli kapaklı işler yapmaz medyaya müdahale etmez, dümen çevirmez. Onun haberini yapmayın onu bir yerde göstermeyin demez.
"SON GÜNLERDE ALO FATİH DÖNEMİ BAŞLADI"
Son günlerde bir Alo Fatih dönemi başladı. Alo fatih diyor Fatih daha cümle bitirmeden emredersiniz diyor. Burada size dinlettiğin tapeler mahkeme kararı işle alınmış dinlemelerdir.
"O FEZLEKE ARTIK KAMUNUN MALIDIR"
Bir savcı fezlekesini imzalayıp gönderdikten sonra o fezleke artık kamunun malıdır. Gizli kapaklı değildir. Dün bir tape düştü yine Alo fatih ile ilgili ama bu kez Mustafa Sarıgül’ü göstermeyin diyor. Biliyorsunuz sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz diyor. Sarıgül ile ilgili haberlere yer verilmemesini istiyor.
YİNE SES KAYDI DİNLETTİ
(Kılıçdaroğlu daha sonra internete düşen ve Başbakan Erdoğan ile Fatih Saraç arasında geçtiği iddia edilen konuşmayı salonda dinletti.)
Evet arkadaşlar… Neden birinci sayfaya koyuyorsunuz diyor. Çıksın yalanlasın bakalım. Kendi sesinden. Mahkeme kararıyla yapılmış bir dinleme.
"GÜRSEL TEKİN GİDECEK, SARIGÜL'ÜN ELİNİ KALDIRACAK"
Ama onların bilmediği bir şey var. Öteki de diyor ki Sarıgül’ün karşısına Gürsel Tekin’i çıkartıyoruz kavga edecekler diyor. Gürsel Tekin gidecek İstanbul’da Mustafa Sarıgül’ün elini kaldıracak. Onlar bizim kültürümüzü bilmiyor. Bizde özgürlük var. Biz onlar gibi düşünmüyoruz biz demokrasiye kadın erkek eşitliğine medya özgürlüğüne güzel Türkiye’ye inanıyoruz. Biz bu ülkede yolsuzluk hırsızlık olmasın istiyoruz.
URLA'DAKİ VİLLALAR
Siyasetçinin ahlaklısına güveneceğiz. Katakulli işler yapan siyasetçiye yüz vermeyeceğiz. Yalan söyleyen siyasetçiye prim vermeyeceğiz. Biz halkı düşündüğümüz için o telefon konuşmalarında özel yaşamla ilgili bölümleri bilerek çıkardık.
"KIZININ KONUŞMALARINI YAYINLAMAK İSTEMİYORUM"
Ama villayı yapan adam diyor ki “o villalar 35 yıldır orda duruyor” diyor. Ama Allah büyük… Google’a girip baktık geçen sene bile yok o villalar orada. Ve diyor ki Başbakan gelsin 2-5 gün tatil yapsın diye konuştuk diyor. Kızının konuşmalarını yayınlamak istemiyorum. Havuzu şöyle yapacaksın, tuvaleti şöyle yapacaksın diyor 3-5 gün kalacak adam için bunlar yapılır mı?
"2 VİLLA UĞRUNA DEVLETİN VALİSİNİ SATTIN SEN!"
Biz ne dedik? 2 villa uğruna devletin valisini sattın sen. Nasıl bir anlayıştır bu Allah aşkına. Zaten bir villan var, 2,3 villan var. Ne yapacaksın bu kadar villayı. Öbür dünyaya götürmeyeceksin. Dünya malına bu kadar sarılan bir adamı daha önce hiç görmedim. Mal mülk desen var dolar desen var, yalan iftira deseniz o da var…
"İNANCIMIZI SİYASETİNE ALET EDİYOR"
Ama her konuşmanın arkasına Allah’ı ilave ediyor. En büyük günahtır. En temiz inancımızı siyasetine çıkarlarına alet ediyor. Onun için diyorum Allah büyüktür diye. Rahmetli Babam derdi ki 'sen doğru dur, eğri belasını bulur." İşte parça parça buluyorlar.
"HEPSİ YALAN ÇIKTI"
Başbakanın elbisesinde leke olsa önemli değil. Alnında leke var. Bu villayı nereye yapıyorsun? Birinci derece sit alanı olan yerde yapıyorsun. Vali ne diyor? Buraya yapamazsın diyor. Arıyor “O vali izin vermiyor” diyor. Doğru Diyarbakır’a sürülüyor. İşin özü 30-35 yıldır o villalar orada dendi yalan çıktı. Başbakan’ı misafir edecektim dendi o da yalan çıktı.
"KABATAŞ İLE İLGİLİ BİR YALAN SÖYLENDİ"
Kadınlara saygı duyarız. Hz. Muhammed “cennet anaların ayağının altındadır” der. Kocaman adamken bile ben gider başımı onun dizine koyardım. O kadar huzur bulurdum. Kabataş ile ilgili bir yalan söylendi. Yalanı söyleyen Erdoğan. 'Başörtülü bacımızı dövdüler' dedi. 8 ay önce söyledi bunu.
Ben ozaman çıkıp bir grup toplantısında “söylendiği gibi dövülmüşse üstelik çocuk arabasındaki çocuğuyla beraber bunu yapanlar insan değildir. Onu yapanların derhal bulunması ve yargılanması lazım. Yok eğer böyle değilse Başbakan yalan söylüyor” dedim. Bu konuşmamadan sonra bulmaları lazım. Nasıl olmuş, mağdurenin ağzından anlatıyorum: 'Üzerleri çıplak, elleri deri eldivenli, başlarında tuhaf bantlı 70-100 kadar adamın ortasında kaldım.' Kabataş iskelesinde.. dövüyorlar bayıltıncaya kadar, üzerine idrarlarını yapıyorlar ve bu kadın kendine geldikten sonra çocuğunu buluyor ve eşi gelince gidiyorlar.
"BAŞBAKAN'IN DANIŞMANI APAR TOPAR EMNİYETE GİTTİ, GÖRÜNTÜ BULAMADI"
Böyle bir olay olduğunda o iskelede bulunan herhangi birisi özellikle erkeklere soruyorum, 'ne yapıyorsunuz' demez mi? Bu konuşmadan sonra Başbakan’ın danışmanı Şenol Kazancı apar topar emniyete gidiyor. Görüntüleri izliyor,bakıyor bir şey yok. Emniyete büyük baskılar yapılıyor ama ortada hiçbir şey yok. Kanal D olağanüstü bir habercilik başarısı yapıyor. Görüntüleri buluyor ve yayınlıyor. Şimdi ben size saniye saniye ne olduğunu anlatacağım.
1 Haziran 2013. 19:33… Güvenlik harekat merkezinin önünden bu bayan kardeşimiz geçiyor.
19:35 iskele ile güvenlik harekat merkezi arasından geçiyor.
19:37 şehir hatları iskelesi önünde bekliyor.
19:43 Kabataş tramvay durağı ışıklar mevkiinde bekliyor
19:59 Eşliyle beraber ayrılıyorlar.
"BAŞBAKAN, OLMAYAN BİR ŞEYİ VARMIŞ GİBİ GÖSTERDİ"
Ne kavga ne dövüş hiçbir şey yok. Bir ülkeyi yöneten Başbakan’ı düşünün. Olmayan bir olayı, varmış gibi gösterdi, “benim başörtülü bacımız yerlerde sürüklediler” dedi. Ben halkımı kutluyorum. Bu yalancıya inanıp galeyana gelmedikleri için. Ve bütün başörtülü kardeşlerime sesleniyorum. Artık sizin başörtünüzü siyasetin dışında kaldın. İstediğiniz kıyafeti giyin. Ama birileri sizin başörtünüzü siyasete alet etti.
"O BAŞÖRTÜSÜ SENİN YOLSUZLUKLARINI ÖRTEMEZ"
Neden böyle yapıyor? Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları örtülsün diye. Buradan o yalancıya sesleniyorum. Kadınlarımızın başörtüsü, o kadının başörtüsü senin yolsuzluklarını örtemez. Bu, halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmaktır.
"UTAN UTAN! BOYUNDAN UTAN"
Ne diyor “görüntüler öyle ama bir de rapor var” diyor. Ne zaman rapor beş gün sonra. Nerede yara var. Dizin üstünde var. Hani yerlerde sürüklenmişti. Hani 100 kişi saldırmıştı üzeri çıplak. Ya üzeri çıplak 100 kjişiyi Kabataş iskelesinde kim görmez. Böyle bir şey açık mekanda zaten mümkün değil. Şimdi hala diyor ki başörtülü bacımı sürüklediler. Utan utan… Boyundan utan… Asıl başörtülü kardeşimize nerede hakaret ettiler biliyor musunuz Gezi olaylarında…
haberler.com
Yorum Gönder