MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Giresun Osmanağa Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingde halka hitap etti.
"Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve siyasi yönden önemli sorunlarının olduğu hepimizin gerçeğidir" diyen Bahçeli, "Türkiye'nin yakın komşularıyla olan ilişkilerinin taşıdığı dış politika sorunları Türkiye'nin omuzunda yüklenmiştir.
Türkiyemiz çok büyük iç ve dış tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya bulunmakta. Böyle bir süreçte Türkiye'de 30 Mart mahalli idareler seçimleri yapılacaktır. Bu seçimlere 25 siyasi parti katılmaktadır. Bin 394 seçim çevresinde seçimler gerçekleştirilecektir" diye konuştu.
Bahçeli, 45. yıl dönümünü kutlayan "ilkeli, dürüst bir siyasi anlayışla köklü, gelenekli bir kurum olarak kabul edilen MHP'nin" bütün seçim çevrelerinde seçimlere katılacağını belirterek, "Demokratik yarışın içerisinde ben de varım diyebilmektedir. Bu önemli bir işarettir. Özellikle bazı çevreler, iç ve dış odaklar, Türkiye'nin geleceğini kendi çıkarlarının gerisinde tutanlar, arzuladıkları siyaset mühendisliğiyle birilerini bir yere getirmede kendilerini marifetli kabul edenler, son günlerde yine gündeme çıkmışlar, televizyonların gizli odalarında ne konuşacaklarını planlayarak, akşamları milletin huzuruna çıkarak mahalli idareler seçimlerinin yorumlamasını yapmaktadırlar" ifadelerini kullandı.
Bu kişilere göre "25 siyasi partinin seçimlere katılmasında 23 siyasi partinin hiçbir anlamı olmadığını" belirten Bahçeli, şöyle devam etti: "Var ise ya Adalet ve Kalkınma Partisi'ni devam ettirmek isteyen zümreler veya var ise CHP'nin sırası geldiğini düşünenler...
Bu sözde besleme yorumcularla beraber Türkiye'nin milli iradesini bu iki partinin kafesine koymak suretiyle Türkiye'nin geleceğini kendi iradeleri, istekleri doğrultusunda ambargo altına almaya çalışıyorlar. Özellikle büyükşehirlerde veya önemli şehirlerde siyasetin geleceğinin belirlenmesinde önemli işaretler verecek olan seçim alanlarında, her biri yapılmış olan araştırmalarla önce Adalet ve Kalkınma Partisi'nden bahisle daha sonra da Cumhuriyet Halk Partisi'yle bahisle, iki partinin varlığını ortaya koyarak yorumlar yapmaktalar. 'Birkaç puanla ya Adalet ve Kalkınma Partisi ya da bir iki puanla Cumhuriyet Halk Partisi geçebilir' diyerek kamuoyunu akıllarınca yönlendirmeye çalışmaktalar."
"MİLLİ MÜCADELE KAHRAMANLARININ TORUNLARI BİR SES VERİN Kİ..."
MHP'nin, Türkiye genelinde hiçbir kamuoyu araştırma kurumuna "partinin seçimlerdeki durumunun ne olacağını sormadığını ve bir araştırma yaptırmadığını" vurgulayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu araştırmayı yapanlar 3 bin 500, bilemediniz 4 bin denekle araştırma yaptıklarını söyleyerek Adalet ve Kalkınma Partisi'ne belli bir oranı, Cumhuriyet Halk Partisi'ne belil bir oranı, geri kalanları ise çok küçük oranlarda başta MHP olmak üzere belirtiyorlar. MHP'nin hakkı olan ama saklamalarında kendilerine bu araştırmayı yaptıranlara karşı borçlu olanlar, kararsızları da MHP'nin dışında Adalet ve Kalkınma Partisi'ne yazarak AKP, CHP'den başka hiçbir milli iradenin hükmü bu milli iradeyi savunan, taşıyan partilerin varlığından bahsetmemektedirler. Şimdi bütün medya bu meydanı dolduran aziz vatandaşların, Giresunluların şu anki varlığı itibarıyla televizyonlara çıkıp bütün kamuoyu araştırmalarında denek olarak bahsettikleri sayı, alanın toplamı, şu meydanın 10'da biri kadar etmez."
Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bu meydanın varlığını görmeyenler, neyi aldatıyorsunuz, kimi kandırıyorsunuz? İşte bu meydan diyor ki 'ne AKP ne CHP, ille de MHP'diyor ve Giresun'da bunu görmemek mümkün değil. Milli mücadele kahramanlarının torunları bir ses verin ki bütün partilerin beklentileri yerle bir olsun, bir ses verin ki yönlendirme, kamuoyu araştırmaları yoluyla birilerine yönlendirme yapmak isteyenlere öyle bir cevap teşkil etsin ki ve herkes birden bir kez daha söylesin ki korna çalan kamyon şoförlerinin, sizin selamlarınızın, haykırışlarınızın ulaşabildiği yere kadar götürmüş olsunlar. Giresun'da Milliyetçi Hareket Partisi vardır, Allah'ın izniyle kazanacaktır."
"ÜÇ SİYASİ OLAY TÜRKİYE'NİN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK"
30 Mart seçimlerinin sadece belediye başkanlarının seçimi olmayacağına işaret eden Bahçeli, "30 Mart seçimlerinden sonra siyasi olayların gelişimi devam edecektir, 28 Ağustos'ta cumhurbaşkanlığının seçimi olacaktır. Cumhurbaşkanlığı bundan böyle hak tarafından seçilmektedir, ilki de 28 Ağustos'tadır. Üçüncü siyasi olay 2015 yılının en geç 12 Haziran'ına kadar süre içerisinde milletvekilliği genel seçimlerinin yapılmasıdır" diye konuştu.
Bahçeli, bu üç siyasi olayın Türkiye'nin kaderini değiştirecek, geleceğini yeniden belirleyecek ve siyasi yönden yeni bir siyasi iktidarın şekillenmesine de önemli bir işaret vereceğini belirterek, şöyle devam etti:
"Özellikle 30 Mart seçimlerinde bunu görmek mümkün olabilir. Nasıl olabilir, önce belediye başkanlarımızı seçerek sandığa gittiğimizde sandıkta oylarımızı kullanıp, oylara sahip olduktan sonra sayıma hile ve çalıntı oylar karıştırmamak suretiyle bugünkü iktidarın önemli oranda oy kaybetme hali, 2015 yılına kadar geçen bu siyasi süreçte, yeni bir dönemin başlangıcının izlerini ortaya koyan yolu belirleyecektir. O sebepten dolayı bütün siyasi partilerimiz bu seçimlere önem vermelidir ve Milliyetçi Hareket Partisi çalışmaktadır.
Görülecektir ki bu ülkenin aziz evlatları hangi partiden olursa olsun öyle bir şuura sahip ki bir an gelir önce ülkem, sonra milletim, sonra partim diyerek tercihini vicdanının sesini dinleyerek kullandığı takdirde, bugün planlanmış iç ve dış odaklardan senaryoları çizilmiş, belirlenmiş ve 11 yıldan bu yana ülkeyi yöneten siyasi iktidarın nasıl ülkeden bu sorumluluktan ayrılacağını göstereceğine inancımız tamdır."
"TOPAL OSMAN'IN UŞAKLARI İNŞALLAH GEREĞİNİ YAPACAK"
Bahçeli, "30 Mart'ta Adalet ve Kalkınma Partisi, ağzına sakız ettiği milleti her konuda istismar ederek birçok oyunlara girdiği, her türlü konuyu kendi çıkarları için kullandığı bir dönemi kapatmak için 30 Mart'ta, ya bu uyarıya uyacak ya bu uyarıyı alacak, kendine çekidüzen verecek ya da uyarıyı dinlemeyip ben otoriterim diyor, tek adamım diyor, diktatörlüğe doğru yol alırım diyor ise o zaman şuradaki bazı işaretlerin yeniden anlam kazanacağına inanıyorum. Mesela Topal Osman'ın uşakları inşallah gereğini yapacak demektir" ifadelerini kullandı.
Bahçeli, ülkenin önemli darboğazdan geçtiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kara bir tünelin içerisine sokulmuş, bir çıkış arıyor, bunu da 11 yıl evvel bugünkü iktidara oy veren kardeşlerim şimdi bu çıkış yolunda sizlerle beraber olarak yeni bir arayış içerisine giriyor. Bir an düşününüz, 2002 yılında önemli sıkıntılarla, ekonomik geçimsizliklerle, hayat standartlarının altında kalarak, ezilerek, hayatını zorla devam ettirmek isteyenler 3 Kasım 2002'de yeni kurulmuş bir siyasi partiye 'acaba bunlar benim derdimi çözebilir mi'diyerek destek vermişti ve böyle de tek başına iktidar olmuştur Adalet ve Kalkınma Partisi. Aradan geçen 11 yılı aşkın süre içerisinde bu aziz kardeşlerimiz sorunlarının çözülmediği, gelir seviyesinin artmadığı, esnaf ise esnaf, çiftçiyse çiftçi sorunlarının çözülemediği bir dönemle karşı karşıya kalmış, bir bakmış ki gittikçe yoksullaşıyor, bir bakmış ki çocuklarının iş güç sahibi olacağı ihtimali ortadan kalkmış, genç işsizliğin kendi evlatları gibi yaygınlaştığını görmüştür."
"ŞİDDET HER GÜN TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİNDE, AİLELER YUVALARI DAĞILIYOR"
Bahçeli, "Her gün olaylar oluyor, şimdi bakıyorsunuz yine bugün sabah haberlerinde acı ve ızdırap var, bir yerde 7 kişi hayatını kaybetmiş, bir yerde 3 kişi hayatını kaybetmiş, asayişsizlik başını almış gidiyor. Cinayetler salgın halinde, bunalıma düşerek cinnet getirenler çoluğu çocuğu katlediyor, şiddet her gün Türkiye'nin gündeminde, aileler yuvaları dağılıyor ve arkalarında büyük acılara sebep veren davranışlara şahit oluyoruz" dedi.
"Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi'nin vaadettiği Türkiye böyle bir Türkiye mi acaba, bu nasıl bir rezalettir, bunları nasıl görmemezlikten gelebilirsiniz" diyen Bahçeli, şunları söyledi:
"Şimdi düşünün, Oslo'dan başlayan, artık İmralı ziyareti alışkanlık haline gelen, Kandil'in tercihine bırakılan bir müzakere süreci var. Bu müzakere süreci 30 Mart'tan sonra PKK'nın uzantısı olan sözde bir siyasi kuruluş adında, Türkiye'nin özerklik yılı olacağını işaret ediyor. Bunun manası nedir? Suriye'nin iç çatışmaya girdiği bir süreçte orada PKK'nın uzantısı olan PYD, Batı Kürdistan Özerk Yönetimi'ni 3 kanton olarak oluşturmuştur. Sayın Başbakan'ın Barzani ile beraber Diyarbakır'da buluşması, hiç duymadığımız, bilmediğimiz, belki o yönde kültürümüz zayıftır, ne idüğü belirsiz bir sanatçıyı getirip beraberce yaptıkları gövde göstermesinde bir Kuzey Kürdistan sözü edilmiştir. Ondan sonra da Kuzey Kürdistan'ın özerkliğinden bahsedilir hale gelmiştir. Birileri de bundan cesaretlenerek '30 Mart'tan sonra da özerkliğimizi ilan edeceğiz" demektedir.
Bahçeli, şöyle dedi:
"Tam onun öncesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yolsuzluk ve rüşvetin ayyuka çıktığı tartışmalarının olduğu bir dönemde bir gece aralığında Meclis'teki sayısal çoğunluğuna dayalı olarak dördüncü demokratikleşme paketini çıkartmak suretiyle demokrasi adına, insan hakları adına ve özgürlükler adına Türkiye'nin bölünmesine yüksek katkı sağlayan bir ihanet yolu başlatılmıştır."
"BİN YILLIK KARDEŞLİĞİMİZİN VE KOMŞULUĞUMUZUN ESERİ"
Ülkede her şeyden önce vatansever olanların, ülkenin huzur ve barış içerisinde olmasını isteyenlerin, milli devlet, üniter yapı ve toprak bütünlüğünden taviz vermeyenlerin bir konuyu çok net olarak ayırmaları gerektiğini dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti: "Türkiye'de doğuda, batıda, kuzeyde, güneyde yaşayan kardeşlerimiz,bin yıllık kardeşliğimizin ve komşuluğumuzun eseridir.
Bunlar aziz milletimizin güzide evlatları olarak kabul edilir. Bugüne kadar kız almışlar kız vermişler, 4 milyon 200 bine yakın yuva kurmuşlar, dörder beşer sekizer çocukları olmuş, bunları kim nasıl ayırt edecek, bunlara kim Kürt kökenli diyecek, kim Türk diyecek ama PKK'nın bölücü bir terör örgütü olarak Kürt kökenli kardeşlerimle hiç alakası olmayan, uluslararası bazı Türkiye üzerinde emelleri olanların maşası haline gelip Türkiye'yi karmakarışık etmeyi hedefleyen bir örgütle bir tutamazsınız. Bölücü terör başka bir olaydır, Türkiye'de sözde Kürt sorunu adı altında yeni bir siyasallaşma hareketini başlatmak başka bir şeydir. İkincisi milleti bölmektir, birincisini ise kökü kazınacak bir ihanet örgütü olarak görmektir."
AA
Yorum Gönder