Yöresel mimariyi minyatürde yaşatıyor

Köse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, evinin bahçesinde kurduğu atölyesinde boş vakitlerini değerlendirmek için Rize yöresinde bulunan serender, cami ve taş evleri gerçek boyutlarına uygun ölçekte küçültüp tüm ayrıntılarıyla yaptığını söyledi.

Çocukluğundan beri ahşap işlerine karşı büyük ilgi duyduğunu belirten Köse, "Kendi başıma ahşaptan bir şeyler yapmak çocukluğumdan beri çok hoşuma gidiyor. Sekiz yıl önce bir sergide ahşaptan yapılma minyatür seranderler ve taş evleri gördüm. Nasıl yapıldığını merak edip iyice inceledim ve yapmaya karar verdim. Gerçek boyutlardaki bir seranderi gidip inceledim. Yüksekliğini, enini, kapısını, penceresini kısacası her yerini ölçtüm ve fotoğraflarını çektim. Atölyeme gelip aldığım ölçüleri uygun orantıda küçülttüm. Bu güne kadar onlarca serander ve taş ev yaptım. Bazılarını Türkiye’nin değişik yerlerindeki arkadaşlarıma gönderdim” dedi.

Kullandığı malzemeyi özenle seçtiğini ve eserdeki ayrıntıları atlamadan işlediğini söyleyen Köse, şöyle devam etti:

"Bir seranderi, taş evi veya camiyi oluştururken tüm ayrıntılarını yapmaya dikkat ediyorum. Seranderin pencerelerindeki ahşap ızgaraları kürdanları birbirine tek tek yapıştırarak yapıyorum. Çatılardaki kiremitleri maket bıçağıyla oyarak ortaya çıkarıyorum. Taş evleri yaparken siyah çakılla harç karışımı yapıp taş görüntüsü veriyorum. Caminin kubbesini yaparken düzgün olmasına çok özen gösteriyorum. Eserler, ne kadar çok ayrıntıya yer verirsem o kadar güzel oluyor ve gerçeğine o kadar çok benziyor."

Minyatürleri yaparken kullanacağı yere göre ahşap seçtiğini ifade eden Köse, "Her ahşabın kendine göre kullanılabilirliği var. Duvarları yaparken dalsız ve kuru sarı çamdan faydalanıyorum. İnce işlemeler olan yerleri ise sarı çama göre daha sert bir yapıya sahip gürgenden yapıyorum, Ahşap önceden kesilip bekletilmeli, içindeki nemden arındırılmalı. Islak diye tabir ettiğimiz ahşap zamanla şekil değiştiriyor" diye konuştu.