Giresunlu ahşap kakma sanatçısı Filiz Uzun, Osmanlı'da Fatih Sultan Mehmet ve 2. Abdüllhamid başta olmak üzere birçok padişahın uğraş verdiği "sedef kakma" el sanatını yaşatmaya çalışıyor.
Kentteki bir marangozhanede ahşap kakma sanatına marküteri ile başlayan Uzun, çevresinde gördüğü "ahşabın oyularak içerisine deniz kabuklarının yerleştirilmesi ve işlenmesiyle" ortaya çıkan "sedef kakma" sanatına merak saldı. Uzun, sedef kakma sanatıyla çeşitli eserler ortaya çıkararak insanları tarihin içerisinde farklı bir boyutta hissettirmeyi ve bu sanatın yaşatılmasını amaçlıyor.
Uzun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ahşap sanatı merakının, farklı renkteki ağaçlardan oluşturulan figürlerin birbirine yapıştırılmasıyla ortaya çıkan ve "marküteri" adı verilen sanatla başladığını söyledi.
Marküteri sanatıyla bin civarında eser yaptığını dile getiren Uzun, "Bin veya binin üzerinde eserimiz var. Yaptığımız çalışmaları toplumsal olaylara değinerek, toplumumuzun ihtiyaç duyduğu çalışmaları konsept olarak uyguluyorum. Hat sanatı, insan portresi, manzara gibi çalışmalar yapıyorum" dedi.
- Sedef kakma sanatına merak saldı
Uzun, kakmacılığın ağaçların oyularak birbirine geçirilmesi tekniği olduğunu ifade ederek, "Günümüzde de çok nadiren örnekleri bulunmakta, çünkü el yapımı olduğu için çok fazla yapımcısı ve sanatkarı kalmadı ancak tarihi mekanlarda yüzyıllardır bu çalışmalar günümüze ışık tutmakta" diye konuştu.
Türk tarihinde Osmanlı padişahlarının uğraş verdiği sedef kakma sanatına son yıllarda ilgi duymaya başladığını belirten Uzun, şunları kaydetti:
"Tarihimizde önemli padişahların uğraş verdiği, ecdadımızın bize miras bırakmış olduğu bu çalışmaları günümüzde yaşatmak için çaba sarf ediyorum. Atalarımızdan izler taşıyan bu ağaç çalışmalarını günümüzde el işçiliğiyle işleyerek insanların tarihe yolculuk etmesini sağlıyorum. Böyle etkili olmasından dolayı da seyircilerimizde bırakmış olduğu intiba doğrultusunda bu sanata her geçen gün daha bağımlılık göstermiş oluyorum."
- 2. Abdülhamid ve Fatih Sultan Mehmet bu sanatla uğraşmış
Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Gazanfer İltar ise 2. Abdülhamid'in ahşap sanatıyla ilgili hünerinin dünyaca meşhur olduğunu söyledi.
Yıldız Sarayı'na geçtikten sonra 2. Abdülhamid'in "Tamirhane-i Hümayun" adı altında bir atölye kurdurduğunu anlatan İltar, şöyle konuştu:
"Boş zamanlarını atölyede geçiriyor, masa, sandalye, vitrin gibi ofis mobilyaları tasarlıyor ve kendisi el ürünü olarak üretiyor. Bugün Beylerbeyi Sarayı'nın 28'inci odasında bulunan çalışma masası dünya çapında namlı bir masadır. Ahşap kakma sanatıyla üretilen bu masada inci, mercan ve sedef kakma ürünleri söz konusudur."
İltar, Fatih Sultan Mehmet'in de ahşap sanatıyla uğraştığının bilindiğini belirterek, "Kendisi çok güzel kılıç kınları ve hançerler yapmakta, bunların saplarını inci, mercan ve sedef gibi kakmalarla süslemektedir. Kaşıkların üzerinde yapmış olduğu inci, mercan ve sedef kaplamaları takdire şayandır" dedi.
- Hilalcilik sanatının içerisinde sedef kakma sanatı
Hilalcilikle uğraşan padişahlar arasında 1. Selim, 2. Selim, 1. İbrahim ve 1. Mahmut'un yer aldığını belirten İltar, hilalin kitap okurken satırların takip edildiği ucu sivri kaleme benzeyen, tepe kısmı ise kaşık gibi yapılmış bir alet olduğunu söyledi.
İltar, hilalin üzerine inci, mercan, sedef gibi kakma ürünler yapıldığını dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Her ne kadar padişahlar sarayda çeşitli zanaat dallarıyla uğraşsa da hakim olan zanaat dalının ahşap kakmacılığı olduğunu görürüz. Padişahların uğraş alanlarının yansıması olarak Filiz Uzun, marküteri ve sedef kakmayla uğraşıyor. Özellikle hat sanatında dünyaca meşhur örnekleri olan 3. Ahmet'in el sanatları örneklerini marküteri sanatıyla canlandırdığını görmekteyiz."
Kentteki bir marangozhanede ahşap kakma sanatına marküteri ile başlayan Uzun, çevresinde gördüğü "ahşabın oyularak içerisine deniz kabuklarının yerleştirilmesi ve işlenmesiyle" ortaya çıkan "sedef kakma" sanatına merak saldı. Uzun, sedef kakma sanatıyla çeşitli eserler ortaya çıkararak insanları tarihin içerisinde farklı bir boyutta hissettirmeyi ve bu sanatın yaşatılmasını amaçlıyor.
Uzun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ahşap sanatı merakının, farklı renkteki ağaçlardan oluşturulan figürlerin birbirine yapıştırılmasıyla ortaya çıkan ve "marküteri" adı verilen sanatla başladığını söyledi.
Marküteri sanatıyla bin civarında eser yaptığını dile getiren Uzun, "Bin veya binin üzerinde eserimiz var. Yaptığımız çalışmaları toplumsal olaylara değinerek, toplumumuzun ihtiyaç duyduğu çalışmaları konsept olarak uyguluyorum. Hat sanatı, insan portresi, manzara gibi çalışmalar yapıyorum" dedi.
- Sedef kakma sanatına merak saldı
Uzun, kakmacılığın ağaçların oyularak birbirine geçirilmesi tekniği olduğunu ifade ederek, "Günümüzde de çok nadiren örnekleri bulunmakta, çünkü el yapımı olduğu için çok fazla yapımcısı ve sanatkarı kalmadı ancak tarihi mekanlarda yüzyıllardır bu çalışmalar günümüze ışık tutmakta" diye konuştu.
Türk tarihinde Osmanlı padişahlarının uğraş verdiği sedef kakma sanatına son yıllarda ilgi duymaya başladığını belirten Uzun, şunları kaydetti:
"Tarihimizde önemli padişahların uğraş verdiği, ecdadımızın bize miras bırakmış olduğu bu çalışmaları günümüzde yaşatmak için çaba sarf ediyorum. Atalarımızdan izler taşıyan bu ağaç çalışmalarını günümüzde el işçiliğiyle işleyerek insanların tarihe yolculuk etmesini sağlıyorum. Böyle etkili olmasından dolayı da seyircilerimizde bırakmış olduğu intiba doğrultusunda bu sanata her geçen gün daha bağımlılık göstermiş oluyorum."
- 2. Abdülhamid ve Fatih Sultan Mehmet bu sanatla uğraşmış
Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Gazanfer İltar ise 2. Abdülhamid'in ahşap sanatıyla ilgili hünerinin dünyaca meşhur olduğunu söyledi.
Yıldız Sarayı'na geçtikten sonra 2. Abdülhamid'in "Tamirhane-i Hümayun" adı altında bir atölye kurdurduğunu anlatan İltar, şöyle konuştu:
"Boş zamanlarını atölyede geçiriyor, masa, sandalye, vitrin gibi ofis mobilyaları tasarlıyor ve kendisi el ürünü olarak üretiyor. Bugün Beylerbeyi Sarayı'nın 28'inci odasında bulunan çalışma masası dünya çapında namlı bir masadır. Ahşap kakma sanatıyla üretilen bu masada inci, mercan ve sedef kakma ürünleri söz konusudur."
İltar, Fatih Sultan Mehmet'in de ahşap sanatıyla uğraştığının bilindiğini belirterek, "Kendisi çok güzel kılıç kınları ve hançerler yapmakta, bunların saplarını inci, mercan ve sedef gibi kakmalarla süslemektedir. Kaşıkların üzerinde yapmış olduğu inci, mercan ve sedef kaplamaları takdire şayandır" dedi.
- Hilalcilik sanatının içerisinde sedef kakma sanatı
Hilalcilikle uğraşan padişahlar arasında 1. Selim, 2. Selim, 1. İbrahim ve 1. Mahmut'un yer aldığını belirten İltar, hilalin kitap okurken satırların takip edildiği ucu sivri kaleme benzeyen, tepe kısmı ise kaşık gibi yapılmış bir alet olduğunu söyledi.
İltar, hilalin üzerine inci, mercan, sedef gibi kakma ürünler yapıldığını dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Her ne kadar padişahlar sarayda çeşitli zanaat dallarıyla uğraşsa da hakim olan zanaat dalının ahşap kakmacılığı olduğunu görürüz. Padişahların uğraş alanlarının yansıması olarak Filiz Uzun, marküteri ve sedef kakmayla uğraşıyor. Özellikle hat sanatında dünyaca meşhur örnekleri olan 3. Ahmet'in el sanatları örneklerini marküteri sanatıyla canlandırdığını görmekteyiz."
Yorum Gönder