Gezi Parkı olaylarının başlama tarihi olan 31 Mayıs 2013 günü akşam saat 22.00 sıralarında cami önünde toplanan ve polisle çatışan gruplar, polisten kaçıp camiye girmek istedi. Kalabalık grup, küfürler savurdu ve fiili olarak harekette bulunup caminin kapısını tekmeledi.
Polis aracı ve ambulans yaktılar
Caminin dışında binlerce kişi vardı. Can güvenliğimizin olmadığını düşünerek geri çekilmek zorunda kaldık. Caminin dışında bulunan kalabalık, polis aracını yaktı. Yangını söndürmeye gelen itfaiye aracını linç ettiler. Ambulansları taşlayarak alana sokmadılar.
Ayakkabı ile dolaşan sarhoşlar
Cami içinde bulunan şahısların ayakkabıları ile cami içinde dolaştıklarını, caminin kontrolden çıktığını gördüm. İçlerinde, hareketlerinden sarhoş olduğunu anladığım insanlar vardı. Olaya müdahale etmek istedim. Can güvenliğim yoktu. Linç edilmekten korktum.
Camide boş bira şişeleri vardı
Göstericiler tamamen çıktıktan sonra camiyi kontrol ettiğimde cami içerisinde tüm halıların kirletilmiş olduğunu, yerlerde çok miktarda sağlık malzemelerinin ve kullanılmış atıkların olduğunu gördüm. Ayrıca boş vaziyette ezilmiş bira kutuları ve sigara paketlerini gördüm.
Zarar 80 bin TL, şikayetçiyim
Yapmış olduğum değerlendirmelerde cami içerisinde 80 bin TL değerinde hasar meydana geldi. Daha sonra olay yeri inceleme ekipleri camide incelemeler yaptı. Ben camiye girip camiye zarar veren şahıslardan şikâyetçiyim.
İşte Milat Gazetesi yazarı İsa Tatlıcan tarafından köşe yazısına taşınan ifadeler:
"İşte müezzinin gerçek ifadesi
Son günlerde Taksim Gezi Parkı eylemlerinden çok, 31 Mayıs gecesi Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camii'nde yaşananları konuşuyoruz.
Gazetelerde, haber kanallarında, internet sitelerinde müezzinin birbiriyle taban tabana zıt açıklamalarını okuyoruz.
Son olarak cami müezzininin İstanbul Terörle Mücadele Şubesinde verdiği ifadeden cımbızla seçilen bir cümle gündeme oturdu: "Camide içki içildiğini görmedim."
Tahmin edeceğiniz gibi bu cümleden yola çıkan sosyal medyadaki klavye devrimcileri, Başbakan Erdoğan'ı yalancı ilan etmekte gecikmedi.
Peki cami müezzini Fuat Yıldırım'ın ifadesinden böyle bir anlam çıkıyor mu?
Dün, Bezmi Alem Valide Sultan Camii müezzini Fuat Yıldırım'ın üç sayfalık ifadesine ulaştım.
İfadeden ilginç gördüğüm bazı bölümlerini paylaşayım:
"KÜFÜRLERLE CAMİNİN KAPISINI TEKMELEDİLER!"
Müşteki olarak ifade veren 1969 doğumlu müezzin Fuat Yıldırım, ifadesinde ilginç açıklamalarda bulunuyor. Yıldırım, ilk gece küfür ve tekmelerle caminin kapısına dayanan eylemcilerin camiyi işgal etme girişiminin başarısız olduğunu belirtiyor.
"Ben yaklaşık 24 yıldır Beyoğlu Müftülüğü'ne bağlı olarak Bezmi Alem Valide Sultan Camii'nde müezzin olarak çalışmaktayım. Taksim Gezi Parkı olayları esnasında camiye zarar verilmesi sonucu müracatta bulunmak üzere buradayım.
Gezi Parkı olaylarının başlama tarihi olan 31 Mayıs 2013 günü ben camide görevli idim. Akşam saat 22.00 sıralarında cami önünde toplanan ve polisle çatışan gruplar polisten kaçıp camiye girmek istedi. Ben de camiyi bu gruptan korumak için cami kapısını kapatıp kilitledim. Bu esnada dışarıda kalan kalabalık grup, küfürler savurdu ve fiili olarak harekette bulunup caminin kapısını tekmeledi. Ancak o gece camiye girmeyi başaramadılar.
CHP MİTİNGİNDEN ÇIKIP DOLMABAHÇE'DE TOPLANDILAR
"01.06 2013 günü saat 09.00 sıralarında camiye namaz kılmak için gelen şahıslar olduğu için biz caminin kapısını açtık. Bu esnada Cumhuriyet Halk Partisi'nin Kadıköy'de yapacağı mitinge katılıp, mitingin iptali sonucu Kadıköy'den mitinge katılan göstericiler, Kabataş Vapur İskelesi'nden inip Dolmabahçe'de meydanda toplanıp buradan Taksim'e yürümek istediler. Bu esnada polisten kaçan grup cami önünde toplanmaya başladı. Bu gruplar daha sonra camiye girmeye çalıştılar. "
"YARALI OLMAYANLARIN AYAKKABIYLA GİRMESİNİ ENGELLEYEMEDİK"
Yaklaşık iki haftadır Dolmabahçe Camii'nin yaralı eylemcilere kapılarını açtığını okuyoruz. Müezzin Fuat Yıldırım ise bu iddiayı yalanlayarak, ilerleyen saatlerde camiyi sadece yaralıların değil binlerce eylemcinin sığınak olarak kullandığını belirtiyor.
"Kalabalık oldukları için bu şahısların camiye girmesini engelleyemedik. Ben içeride bulunan birkaç cemaatle şahısların içeriye ayakkabı ile girilmesi sebebiyle camiyi kirletmelerini engellemek için son cemaat mahfelinde bulunan halıların üzerine hasır serdik. Cami mikrofonundan dışarıya anons ederek sağlıklı insanların içeriye alınmayacağını yalnız yaralıları alabileceğimizi söyledik. Gruplar çok kalabalık olduğu için sağlıklı insanların içeri girmesini engelleyemedik. "
"POLİS ARACINI YAKTILAR, AMBULANS VE İTFAİYE ARACINI TAŞLADILAR!"
Siz hiç tıbbi tedavi gören barışçıl eylemcilerin cami önünde polis aracı yaktığını, ambulans ve itfaiye araçlarına saldırdığını gördünüz mü? İşte müezzinin ifadesinden o ayrıntılar:
"Caminin dışında 60-70 bin kişi vardı. Can güvenliğimizin olmadığını düşünerek geri çekilmek zorunda kaldık. Caminin dışında bulunan kalabalık, gözümüzün önünde polis aracı yaktı. Yangını söndürmeye gelen itfaiye aracını linç ettiler. Sağlık Bakanlığı'na ait ambulansları taşlayarak alana sokmadılar. Bunları yapan gruba karşı benim ve cami güvenliğinin yapacak bir önlemi yoktu. Pazar günü sabaha kadar "
CAMİDE AYAKKABI İLE DOLAŞAN SARHOŞ İNSANLAR VARDI
Dünkü gazetelerde ve sosyal medyada cami müezzini Fuat Yıldırım'ın "Cami içinde içki içildiğini görmedim" şeklinde ifadesini okuduk. Ancak böyle bir cümle, Yıldırım'ın Terörle Mücadele Şubesi'nde verdiği ifadede yeralmıyor. Yıldırım ifadesinde açık şekilde cami içinde boş bira kutuları ve sarhoş insanlar gördüğünün altını çiziyor.
"Pazar günü saat 17'de gruplar tekrar kalabalıklaşmaya başladı. O gün benim haftalık izinli olmam nedeniyle, takriben 24 saat uykusuz kaldığım için birkaç saat dinlendim. Kaldığım lojman, caminin bitişiğinde olduğu için eşim ve çocuğumun can güvenliğini düşünerek kayınvalideme götürdüm. Tekrar camiye döndüğümde cami içinde bulunan şahısların ayakkabıları ile cami içinde dolaştıklarını, caminin kontrolden çıktığını gördüm. İçlerinde, hareketlerinden sarhoş olduğunu anladığım insanlar vardı. Olaya müdahale etmek istedim. Can güvenliğim yoktu. Linç edilmekten korktuğum için olaya müdahale edemedim. "
CAMİNİN KAMERALARINI KIRDILAR, BANKLARI VE DEMİR KORKULUKLARI BARİKAT YAPTILAR!
Yıldırım'ın ifadesine göre, caminin halılarını ve güvenlik kameralarını tahrip eden eylemciler bununla da yetinmeyip, dışarıdaki tenteleri, caminin banklarını ve tarihi demir cam korkuluklarını yerinden sökerek barikat olarak kullanmışlar:
"03.06.2013 günü saat 02.30'a kadar bu şahıslar cami içerisine ayakkabıları ile girip çıktılar. Dışarıda bulunan binlerce insan camiye girmek isteyince caminin kapısı kapatıldı. Dışarıda kalan grup ise camiye zarar vermeye başladı. Caminin tüm kameralarını, kapının önünde bulunan iki adet tenteyi, bankları, caminin demir parmaklıklarını söküp polise karşı barikat olarak kullandılar. Mikrofonla "dışarıda bulunan polisi ikna edip sizin buradan çıkmanızı sağlayacağım" diyerek eylemci grubu ikna ettim. "
CAMİDE EZİLMİŞ BOŞ BİRA KUTULARI, SİGARA PAKETLERİ VARDI
Bazı gazetelerde ve internet sitelerinde cami içinde boş bira kutuları, sigara paketleri ve çöp artıkları fotoğraflarını görmüştük. Bu görüntüyü cami müezzini Yıldırım da doğruluyor:
"Göstericiler tamamen çıktıktan sonra camiyi kontrol ettiğimde cami içerisinde tüm halıların kirletilmiş olduğunu, yerlerde yiyecek içecek artıklarının olduğunu, yoğun olarak da sağlık malzemelerinin ve kullanılmış atıkların olduğunu gördüm. Ayrıca boş vaziyette ezilmiş bira kutuları ve sigara paketlerinin bulunduğunu gördüm. Camiyi kilitleyip çıktım. "
CAMİYE 80 BİN LİRA ZARAR VERDİLER, ŞİKAYETÇİYİM!
"Yapmış olduğum değerlendirmelerde cami içerisinde 80 bin TL değerinde hasar meydana geldi. Daha sonra olay yeri inceleme ekipleri camide incelemeler yaptı. Ben camiye girip camiye zarar veren şahıslardan şikayetçiyim. "
BU İFADEDEN "CAMİDE İÇKİ İÇİLMEDİ" ANLAMI ÇIKIYOR MU?
Medyanın günlerdir peşinde olduğu Bezm-i Alem Valide Sultan Camii müezzini Fuat Yıldırım'ın ifadesi aynen bu şekilde.
Peki bu ifadeden "Camide içki içilmedi" gibi bir anlam çıkıyor mu?
İki gün işgal altında bulunan camiye giremeyen müezzinin içki içen insanlar görmemesi çok doğal. Ancak ifadesinde çok açık bir şekilde sarhoş insanlar ve boş bira kutuları gördüğünün altını çiziyor.
Gezi Parkı eylemleri ile şu gerçeği öğrenmiş olduk; sosyal medya önümüzdeki süreçte bir yalan makinesi olarak çalışacak. Toplumun algıları ile oynayarak insanları tahrik etmek, öfkeli kalabalıkları meydanlara çekmek için elinden geleni yapacak.
Biz de gücümüz yettiği kadar bu yalanları deşifre etmeye devam edeceğiz…
Polis aracı ve ambulans yaktılar
Caminin dışında binlerce kişi vardı. Can güvenliğimizin olmadığını düşünerek geri çekilmek zorunda kaldık. Caminin dışında bulunan kalabalık, polis aracını yaktı. Yangını söndürmeye gelen itfaiye aracını linç ettiler. Ambulansları taşlayarak alana sokmadılar.
Ayakkabı ile dolaşan sarhoşlar
Cami içinde bulunan şahısların ayakkabıları ile cami içinde dolaştıklarını, caminin kontrolden çıktığını gördüm. İçlerinde, hareketlerinden sarhoş olduğunu anladığım insanlar vardı. Olaya müdahale etmek istedim. Can güvenliğim yoktu. Linç edilmekten korktum.
Camide boş bira şişeleri vardı
Göstericiler tamamen çıktıktan sonra camiyi kontrol ettiğimde cami içerisinde tüm halıların kirletilmiş olduğunu, yerlerde çok miktarda sağlık malzemelerinin ve kullanılmış atıkların olduğunu gördüm. Ayrıca boş vaziyette ezilmiş bira kutuları ve sigara paketlerini gördüm.
Zarar 80 bin TL, şikayetçiyim
Yapmış olduğum değerlendirmelerde cami içerisinde 80 bin TL değerinde hasar meydana geldi. Daha sonra olay yeri inceleme ekipleri camide incelemeler yaptı. Ben camiye girip camiye zarar veren şahıslardan şikâyetçiyim.
İşte Milat Gazetesi yazarı İsa Tatlıcan tarafından köşe yazısına taşınan ifadeler:
"İşte müezzinin gerçek ifadesi
Son günlerde Taksim Gezi Parkı eylemlerinden çok, 31 Mayıs gecesi Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camii'nde yaşananları konuşuyoruz.
Gazetelerde, haber kanallarında, internet sitelerinde müezzinin birbiriyle taban tabana zıt açıklamalarını okuyoruz.
Son olarak cami müezzininin İstanbul Terörle Mücadele Şubesinde verdiği ifadeden cımbızla seçilen bir cümle gündeme oturdu: "Camide içki içildiğini görmedim."
Tahmin edeceğiniz gibi bu cümleden yola çıkan sosyal medyadaki klavye devrimcileri, Başbakan Erdoğan'ı yalancı ilan etmekte gecikmedi.
Peki cami müezzini Fuat Yıldırım'ın ifadesinden böyle bir anlam çıkıyor mu?
Dün, Bezmi Alem Valide Sultan Camii müezzini Fuat Yıldırım'ın üç sayfalık ifadesine ulaştım.
İfadeden ilginç gördüğüm bazı bölümlerini paylaşayım:
"KÜFÜRLERLE CAMİNİN KAPISINI TEKMELEDİLER!"
Müşteki olarak ifade veren 1969 doğumlu müezzin Fuat Yıldırım, ifadesinde ilginç açıklamalarda bulunuyor. Yıldırım, ilk gece küfür ve tekmelerle caminin kapısına dayanan eylemcilerin camiyi işgal etme girişiminin başarısız olduğunu belirtiyor.
"Ben yaklaşık 24 yıldır Beyoğlu Müftülüğü'ne bağlı olarak Bezmi Alem Valide Sultan Camii'nde müezzin olarak çalışmaktayım. Taksim Gezi Parkı olayları esnasında camiye zarar verilmesi sonucu müracatta bulunmak üzere buradayım.
Gezi Parkı olaylarının başlama tarihi olan 31 Mayıs 2013 günü ben camide görevli idim. Akşam saat 22.00 sıralarında cami önünde toplanan ve polisle çatışan gruplar polisten kaçıp camiye girmek istedi. Ben de camiyi bu gruptan korumak için cami kapısını kapatıp kilitledim. Bu esnada dışarıda kalan kalabalık grup, küfürler savurdu ve fiili olarak harekette bulunup caminin kapısını tekmeledi. Ancak o gece camiye girmeyi başaramadılar.
CHP MİTİNGİNDEN ÇIKIP DOLMABAHÇE'DE TOPLANDILAR
"01.06 2013 günü saat 09.00 sıralarında camiye namaz kılmak için gelen şahıslar olduğu için biz caminin kapısını açtık. Bu esnada Cumhuriyet Halk Partisi'nin Kadıköy'de yapacağı mitinge katılıp, mitingin iptali sonucu Kadıköy'den mitinge katılan göstericiler, Kabataş Vapur İskelesi'nden inip Dolmabahçe'de meydanda toplanıp buradan Taksim'e yürümek istediler. Bu esnada polisten kaçan grup cami önünde toplanmaya başladı. Bu gruplar daha sonra camiye girmeye çalıştılar. "
"YARALI OLMAYANLARIN AYAKKABIYLA GİRMESİNİ ENGELLEYEMEDİK"
Yaklaşık iki haftadır Dolmabahçe Camii'nin yaralı eylemcilere kapılarını açtığını okuyoruz. Müezzin Fuat Yıldırım ise bu iddiayı yalanlayarak, ilerleyen saatlerde camiyi sadece yaralıların değil binlerce eylemcinin sığınak olarak kullandığını belirtiyor.
"Kalabalık oldukları için bu şahısların camiye girmesini engelleyemedik. Ben içeride bulunan birkaç cemaatle şahısların içeriye ayakkabı ile girilmesi sebebiyle camiyi kirletmelerini engellemek için son cemaat mahfelinde bulunan halıların üzerine hasır serdik. Cami mikrofonundan dışarıya anons ederek sağlıklı insanların içeriye alınmayacağını yalnız yaralıları alabileceğimizi söyledik. Gruplar çok kalabalık olduğu için sağlıklı insanların içeri girmesini engelleyemedik. "
"POLİS ARACINI YAKTILAR, AMBULANS VE İTFAİYE ARACINI TAŞLADILAR!"
Siz hiç tıbbi tedavi gören barışçıl eylemcilerin cami önünde polis aracı yaktığını, ambulans ve itfaiye araçlarına saldırdığını gördünüz mü? İşte müezzinin ifadesinden o ayrıntılar:
"Caminin dışında 60-70 bin kişi vardı. Can güvenliğimizin olmadığını düşünerek geri çekilmek zorunda kaldık. Caminin dışında bulunan kalabalık, gözümüzün önünde polis aracı yaktı. Yangını söndürmeye gelen itfaiye aracını linç ettiler. Sağlık Bakanlığı'na ait ambulansları taşlayarak alana sokmadılar. Bunları yapan gruba karşı benim ve cami güvenliğinin yapacak bir önlemi yoktu. Pazar günü sabaha kadar "
CAMİDE AYAKKABI İLE DOLAŞAN SARHOŞ İNSANLAR VARDI
Dünkü gazetelerde ve sosyal medyada cami müezzini Fuat Yıldırım'ın "Cami içinde içki içildiğini görmedim" şeklinde ifadesini okuduk. Ancak böyle bir cümle, Yıldırım'ın Terörle Mücadele Şubesi'nde verdiği ifadede yeralmıyor. Yıldırım ifadesinde açık şekilde cami içinde boş bira kutuları ve sarhoş insanlar gördüğünün altını çiziyor.
"Pazar günü saat 17'de gruplar tekrar kalabalıklaşmaya başladı. O gün benim haftalık izinli olmam nedeniyle, takriben 24 saat uykusuz kaldığım için birkaç saat dinlendim. Kaldığım lojman, caminin bitişiğinde olduğu için eşim ve çocuğumun can güvenliğini düşünerek kayınvalideme götürdüm. Tekrar camiye döndüğümde cami içinde bulunan şahısların ayakkabıları ile cami içinde dolaştıklarını, caminin kontrolden çıktığını gördüm. İçlerinde, hareketlerinden sarhoş olduğunu anladığım insanlar vardı. Olaya müdahale etmek istedim. Can güvenliğim yoktu. Linç edilmekten korktuğum için olaya müdahale edemedim. "
CAMİNİN KAMERALARINI KIRDILAR, BANKLARI VE DEMİR KORKULUKLARI BARİKAT YAPTILAR!
Yıldırım'ın ifadesine göre, caminin halılarını ve güvenlik kameralarını tahrip eden eylemciler bununla da yetinmeyip, dışarıdaki tenteleri, caminin banklarını ve tarihi demir cam korkuluklarını yerinden sökerek barikat olarak kullanmışlar:
"03.06.2013 günü saat 02.30'a kadar bu şahıslar cami içerisine ayakkabıları ile girip çıktılar. Dışarıda bulunan binlerce insan camiye girmek isteyince caminin kapısı kapatıldı. Dışarıda kalan grup ise camiye zarar vermeye başladı. Caminin tüm kameralarını, kapının önünde bulunan iki adet tenteyi, bankları, caminin demir parmaklıklarını söküp polise karşı barikat olarak kullandılar. Mikrofonla "dışarıda bulunan polisi ikna edip sizin buradan çıkmanızı sağlayacağım" diyerek eylemci grubu ikna ettim. "
CAMİDE EZİLMİŞ BOŞ BİRA KUTULARI, SİGARA PAKETLERİ VARDI
Bazı gazetelerde ve internet sitelerinde cami içinde boş bira kutuları, sigara paketleri ve çöp artıkları fotoğraflarını görmüştük. Bu görüntüyü cami müezzini Yıldırım da doğruluyor:
"Göstericiler tamamen çıktıktan sonra camiyi kontrol ettiğimde cami içerisinde tüm halıların kirletilmiş olduğunu, yerlerde yiyecek içecek artıklarının olduğunu, yoğun olarak da sağlık malzemelerinin ve kullanılmış atıkların olduğunu gördüm. Ayrıca boş vaziyette ezilmiş bira kutuları ve sigara paketlerinin bulunduğunu gördüm. Camiyi kilitleyip çıktım. "
CAMİYE 80 BİN LİRA ZARAR VERDİLER, ŞİKAYETÇİYİM!
"Yapmış olduğum değerlendirmelerde cami içerisinde 80 bin TL değerinde hasar meydana geldi. Daha sonra olay yeri inceleme ekipleri camide incelemeler yaptı. Ben camiye girip camiye zarar veren şahıslardan şikayetçiyim. "
BU İFADEDEN "CAMİDE İÇKİ İÇİLMEDİ" ANLAMI ÇIKIYOR MU?
Medyanın günlerdir peşinde olduğu Bezm-i Alem Valide Sultan Camii müezzini Fuat Yıldırım'ın ifadesi aynen bu şekilde.
Peki bu ifadeden "Camide içki içilmedi" gibi bir anlam çıkıyor mu?
İki gün işgal altında bulunan camiye giremeyen müezzinin içki içen insanlar görmemesi çok doğal. Ancak ifadesinde çok açık bir şekilde sarhoş insanlar ve boş bira kutuları gördüğünün altını çiziyor.
Gezi Parkı eylemleri ile şu gerçeği öğrenmiş olduk; sosyal medya önümüzdeki süreçte bir yalan makinesi olarak çalışacak. Toplumun algıları ile oynayarak insanları tahrik etmek, öfkeli kalabalıkları meydanlara çekmek için elinden geleni yapacak.
Biz de gücümüz yettiği kadar bu yalanları deşifre etmeye devam edeceğiz…
Yorum Gönder