Kentteki bir otelde gerçekleştirilen toplantıda, 2021'de başlayan projede bugüne kadar yapılan çalışmalar ile elde edilen veriler ve yapılması gerekenler görüşüldü.
Su Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Maruf Aras, konuşmasında suyun hem kalite hem de miktar olarak korunması ve sürdürülebilir yönetiminin sağlanmasına ilişkin çalışmalar yürüttüklerini söyledi.
Çoruh ve Aras havzasında hem kuraklık yönetim hem de sektörel tahsis planlarının yapılacağını belirten Aras, suyun muhtemel yokluğunda karşılaşılabilecek riskleri görme ve su paylaşımı noktasında yapılan çalışmaların önemli olduğunu ifade etti.
Aras, kuraklığın "sinsi afet" olarak adlandırıldığına dikkati çekerek, "Kuraklık geç fark edilen, fark edildiğinde de etkileri ciddi olarak hissedilen bir afettir. Hem sosyoekonomik hem de can kaybına sebep olan afet türüdür. Bunun ana nedeni de suyun yokluğudur. Dolayısıyla suyun korunması, sürdürülebilir yönetiminin sağlanması çok büyük önem arz etmektedir. Suyun kalite ve miktar olarak durumunu öğrenmek ve bunun adil paylaşımını sağlamak amacıyla kuraklık yönetim planı çalışmalarını sürdüreceğiz." diye konuştu.
Proje kapsamında Aras ve Çoruh havzalarında muhtemel kuralık risklerinin analizlerini yaptıktan sonra karşılaşılabilecek kuraklık riskini tespit edip gereken tedbirleri almaya çalışacaklarını aktaran Aras, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kuraklık yönetim planları Türkiye'de 25 havzanın 15'inde tamamlandı. Aralarında Çoruh ve Aras'ın da bulunduğu 10 havzamızda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Suyun daha dengeli ve adil paylaşımını sağlayan havza esaslı sektörel tahsis çalışmalarımızı da 6 havzamızda tamamladık. 11 havzamızda da çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Bu paylaşımı içme ve kullanma suyunda herhangi bir azalmaya gitmeden yapıyoruz."
Aras, 2021'de başlanan projeyi 2023 yılında bitirmeyi planladıklarını anlattı.
- "Kaynaklarımızı tasarruflu kullanırsak direncimizi artırabiliriz"
Ülke olarak gelecekte kuraklık riskiyle karşı karşıya kalınabileceği uyarısında bulunan Aras, şunları kaydetti:
"Çoruh Havzası'nda hem baraj sayısının fazlalığı hem de bu bölgede yağış miktarının yüksek olması 'kuraklık riski yok' algısı oluşturabilir ancak Karadeniz'de 2 bin 500'lerde olan yıllık yağışın 2 binlere düşmesi de kuraklıktır. Konya'da 400 olan ortalama yağışın 300'e inmesi de kuraklıktır. Kuraklığa karşı tedbirlerimizi kendimiz alıp kaynaklarımızı tasarruflu kullanırsak direncimizi artırabiliriz.
İklim değişikli doğal bir olaydır. O değişmeye devam ediyor. Bizim yapabileceğimiz, iklim değişikliğine uyum sağlamaktır. Ülke olarak iklim değişikliğinden en çok etkilenen kuşakta olmamız nedeniyle iklim değişikliğine uyum noktasında direncimizi artırıp muhtemel kuraklıktan ve iklim değişikliğinin beraberinde getirdiği taşkınlardan korunmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz."
AA
Yorum Gönder